İskoçya'nın tarihi başkenti Edinburgh, sönmüş yanardağlar ve kayalıkların üzerindeki ilginç konumu ile çevresindeki düz Lothians bölgesi ve kuzeyinde uzanan Firth of Forth kıyı şeridi ile büyük bir tezat oluşturmakta. Şehre hakim Edinburgh Kalesi surlarından baktığınızda, eteklerinden aşağıya uzanan ortaçağ sokaklarını ve binlerce yıllık tarihi, gizem ve geleneği yansıtan nefes kesici terasları görebilirsiniz. Öte yandan, uluslararası festivalleri ile çağdaş, dinamik, kozmopolit atmosferi ve aynı zamanda onu ayırt eden bir İskoç tarzıyla, modern bir sanat şehri olan Edinburgh'da, yapıtların sergilendiği galerileri, barları, restoranları, gece kulüplerinide görmemek mümkün değil. Gün Edinburgh Kalesi gezisi ile başlayacak. En ünlü İskoç kalesinin yapımının tarihi oldukça karışık. En eski bölümü olan St. Margaret Şapeli 12.yy'a dayanır; Büyük Salon IV.James tarafından 1510 yıllarında; topların bulunduğu “Half Moon Battery” Regent Morton tarafından 16.yy'da; İskoç Ulusal Savaş Anıtı ise I.Dünya Savaşından sonra inşa ettirilmiş. Kale, İskoçya Kraliyet Mücevherleri, Kader Taşı, Pazar günleri hariç her öğlen saat birde ateşlenen One O’Clock Gun ve Ulusal Savaş Müzesine ev sahipliği yapmakta. İstediğiniz gibi dolaşarak Edinburgh’un nabzını hissetmeniz ve alış veriş yapabilmeniz için serbest zaman. Geceleme otelde.

Sabah, İskoç tarihinde önemli bir yere sahip olan, Edinburgh’un kuzey-batısındaki Stirling Kalesi ziyareti için hareket. Stirling, 1300’lerde İngiltere Krallığına karşı askeri zaferleriyle İskoçya tacını giyen İskoçya’nın en büyük kahramanı Robert Bruce, “Cesur Yürek” filminde hayatı canlandırılan Stirling savaşı ile ulusal kahraman ilan edilen İskoçya’nın bağımsızlık mücadelesinin simgesi William Wallace ve İskoçyalı’ların Kraliçesi Mary Stuart ile meşhur. İskoçya'nın en etkileyici kalelerinden ve kraliyet saraylarından biri olan Stirling Kalesi ülkenin hem askeri tarihi, hem de İskoç kraliyet ailesinin yaşamı hakkında bilgi vermekte. Daha sonra, Central Highlands bölgesindeki Pitlochry'ye doğru yola devam. Victoria tarzı ile Highlands’ların en pitoresk yerleşimlerinden biri olan Pitlochry'de gezinti. Aynı zamanda İskoç viskisinin üretildiği en geniş bölge olan Highlands’ın viskileri yumuşak içimleri ve aromatik tatları ile öne çıkar. Pitlochry yakınlarında dünyaca ünlü Edradour Damıtım Evini ziyaret. 1825 den beri faaliyette olan Edradour Highlands viskilerinin en önemli sekiz single malt viskisi üreticilerinden biridir. Gezinin ardından, yüksek topraklar anlamına gelen Highlands bölgesindeki Fort Augustus kasabasına doğru yola devam. Caledonian Kanalı güzel kasabayı ikiye bölmekte. Kuzey bölümünde, kanal Loch Ness ile birleşiyor ve alavere havuzları ile farklı yükseltilerdeki su akışını yönlendiriyor. Gizemli Loch Ness gölünde yaşadığı rivayet edilen, bölge halkının Nessie adını verdiği ve varlığına hala inandığı canavar, dünyanın en ünlü efsanelerine konu olmuş. 40 kilometre uzunluktaki Loch Ness’in en derin noktası 230 metreye ulaşmakta. Fort Augustus'u keşfettikten sonra otele yerleşme. Geceleme otelde.

Sabah, Skye Adası’na doğru yola çıkış. Yol üzerinde bulunan ikonik görüntüleri ile Eilean Donan Kalesinde fotoğraf molası. Loch Duich’in suları ile çevrili harika konumdaki kale, “Highlander” ve James Bond serisinin “Dünya Yetmez” gibi birçok filmde dekor olarak kullanıldı. Buradan, adanın güneydoğusundaki ve 1995 ten beri adayı ana karaya bağlayan Skye Bridge köprüsünü kullanarak, İskoçya'nın batı kıyılarında bulunan İç Hebrid adalar topluluğunun en büyüğü olan Skye Adasına geçiş. Doğal güzellikleri ve tarihi ile tanınan ada, ilham kaynağı olduğu Gaelik dilindeki şiirler ve şarkılarda “Eilean a' Cheò” yani “sisli ada” anlamına gelen “the Island of Mist” olarak anılmakta. Cuillin Dağları’nın eteklerinden geçerek, olağanüstü manzaralara sahip Skye Adası’nın kalbine doğru yolculuk. Adanın başkenti olan Portree’ye varış. Adanın kuzeyinde yer alan Dunvegan Kalesi’nin ziyaretinin ardından, adanın güney ucunda bulunan ve Skye’ın bahçesi olarak nitelendirilen Sleat Yarımadası’na doğru yola devam. Buradan, yarım saatlik bir feribot yolculuğu ile Mallaig limanına varış. Loch Eil’in kıyısını takip eden yoldan, bir Harry Potter filminde Hogwarts Ekspresi'nin geçtiği XIX. Yüzyılın sonunda inşa edilen 21 kemerli Glenfinnan viyadüğünü görerek ve Firth of Lorn Loch’un ağzındaki Fort William’ın yakınlarında bulunan otelimize varış ve yerleşeme. Geceleme otelde.

1344 metre ile Büyük Britanya’nın en yüksek dağı Ben Nevis'in eteklerinde bulunan bölgeyi terk ederek ve dönemin (1692) İngiltere kralına bağlılık yemini etmekte geç davranan Mac Donald Klanı mensuplarının büyük bir kısmının katledilmesi ile meşhur Glencoe Vadisi’nden geçerek göl bölgesine doğru hareket. Loch Lomond'un pitoresk kıyı şeridinde yolculuk. İskoçya’da büyük tatlı su alanları veya fiyort gibi deniz suyu ile karışan geniş su alanları “loch” olarak adlandırılmakta. Hakkında çok sayıda şarkı ve şiir yazılan güzel ve huzurlu Loch Lomond, Birleşik Krallık’taki en büyük tatlı su rezervine sahip. Taş evleri ile Loch Lomond’un en tipik köyü olan Luss’ta gezintinin ardından, Glasgow'a doğru yola devam. Varışı takiben, İskoçya’nın en büyük şehrinin keşfi. Canlı ve enerjik Glasgow, uluslararası tanınmış müzeleri, galerileri, çarpıcı mimarisi, hareketli gece hayatı ve alışveriş imkanıyla karşı konulmaz bir cazibe yaratmakta. Glasgow, aynı zamanda 1999'da Birleşik Krallığı’nın Mimari ve Dizayn Şehri seçilmiş. Mimar ve tasarımcı Charles Rennie Mackintosh'un eşsiz eserleri ve etkileyici Viktoryan tarzı yapılarını burada görmek mümkün. Glasgow şehri, müzelerinde bulunan dünya standartlarındaki koleksiyonlarına yeni bir çatı yaratmak için büyük bir proje yürütmekte. Bu amaçla, nehir kıyısında fütürist bir tarzda inşa edilerek 2011 yılı bahar aylarında ziyarete açılan Riverside Ulaşım Müzesi ile tadilatı 3 yıl sürüp, 2006 yılında kapılarını tekrar açan İskoçya’nın en geniş koleksiyonuna sahip Kelvingrove Müzesi ziyaretleri. Akşamüstü, şehir merkezinde bulunan otelimize yerleşme. Geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, İskoçya’nın güney-batısında bulunan Stranraer limanına hareket. Otobüsümüzü İskoçya'da bırakarak, buradan feribot ile Kuzey Kanalını geçiş. Yaklaşık iki saat süren bir yolculuktan sonra Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’a varış. Yeni otobüsümüzle Belfast şehir turu için hareket. Tur, İrlanda'nın Pisa Kulesi’ne cevabı niteliğindeki eğik Albert Memorial Saat Kulesi ile başlayıp Belfast'ın en önemli ziyaret noktalarından biri olan Grand Opera House binası, tarihi 1885'e dayanan Belfast’ın en meşhur barı ve belkide dünyanın en güzel barı The Crown Liquor Saloon, Kraliçe Viktorya tarafından kurulan ve görkemli binalara sahip Queens Üniversitesi ve bir başka Viktorya mirası olan Botanik Bahçeleri ile devam edecek. Ardından 1912'de ünlü Titanic Gemisinin yapıldığı Harland ve Wolfe Tersaneleri’ni ziyaret. Daha sonra, ziyaretçilere sıkıntı döneminde Balfast'taki yaşam hakkında fikir verecek, bir zamanlar duvar ile birbirinden ayrılan Protestan ve Katolik mahallelerinde yer alan Shankill Sokağı (Protestan tarafı) ve Falls Sokağı (Katolik tarafı) gezileri. Buradaki binaların dış cepheleri 'murals' dedikleri büyük duvar resimleriyle bezenmiş. Akşam üstü, şehrin göbeğindeki otelimize yerleşme. Geceleme otelde.

Sabah, Kuzey İrlanda’nın meşhur Antrim sahilini keşfetmek üzere yola çıkış ve UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan ve Devler Geçidi anlamına gelen, pek çok rivayete ilham kaynağı olan “Giants Causeway” gezisi. Bu eşsiz volkanik doğa harikası, 60 milyon yıldan uzun bir süre önce dünya yüzeyine püsküren lavlar tarafından şekillenmiş. Deniz tarafından hemen soğutulmuş ve bunun sonucu olarak kristalleşip 40 bin beşgen bazalt sütun olarak şekillenip bu geçidi oluşturmuş. Gezinin ardından, viskisi ile tanınan ve dünyanın en eski damıtım evinin bulunduğu Bushmills kasabasına hareket. 1690 yılına kadar Antrim Kontları’nın merkezi Dunluce Kalesi’nde fotoğraf molası. Fethetmesi neredeyse imkansız olan bu kalenin kalıntıları denize hakim bir konumda 30 metrelik dik bir bazalt kayanın üzerinde yükselmekte. Akşam üstü, Kuzey İrlanda'nın ikinci büyük şehri olan Londonderry veya kısacası Derry’e varışı takiben şehrin merkezindeki otelimize yerleşme. Geceleme otelde.

Sabah, Birleşik Krallık’ın bir parçası olan Kuzey İrlanda’dan ayrılarak ve güzel ve popüler bir kasaba olan Donegal üzerinden geçerek güzel manzaraları ile ünlü şair Yeats'e ilham kaynağı olan Sligo bölgesine hareket. Benbulben Dağı'nın ayaklarında, Yeats'ın mezarının bulunduğu Drumcliffe'teki küçük kiliseyi ziyaret. Şairin dedesinin papaz olarak görev yaptığı bu kilise, VI.yy ait St Columba Manastır’nın kalıntıları üzerine inşa edilmiş. Bu manastırdan geriye sadece bir Kelt haçı ve yuvarlak kulenin kalıntıları kalmış. İrlanda'nın en büyük şairinin mezartaşı oldukça sadedir ve üzerinde yazarın kendisine ait Hayata, ölüme soğuk bir bakış fırlat. Süvari, yanlarından geçip git! yazıtı bulunmakta. Sligo’da öğle yemeğinin ardından, Sligo bölgesinin keşfine devam. Engebeli manzaralar ile çarpıcı bir tezat oluşturan enfes Sligo gölleri ve ağaç kaplı adaları, yerel halk tarafından Kraliçe Maeve'in mezarı olarak bilinen Knocknarea zirvesindeki Neolitik çağdan kalma höyük ve Carrowmore'de İrlanda’nın en büyük megalitik mezarlığı, bölgenin ilgi çekici noktalarını teşkil etmekte. Sligo'nun sahil şeridinde ise Strandhill, Rosses Point ve Enniscrone gibi mükemmel sörf plajları görebilirsiniz. Carrowmore megalitik mezarlığını gezdikten sonra Galway’e doğru yola devam. Akşam üstü İrlanda’nın beşinci büyük şehri Galway’e varış. Geceleme otelde.

Sabah, sıradışı kireçtaşı görüntülere sahip Burren Ulusal Parkı'ndan geçerek Clare eyaletine hareket. Aşınmadan meydana gelen yarıklarda yetişen Arktik ve Akdeniz karışımı yaban bitki örtüsünün altında kocaman mağaralar ve nehirler oluşmakta. Burren'de, bunun yanında çok sayıda eski çağlara ait mezar, Kelt haçı, 12.yy'da inşa edilen bir Sistersiyen manastırı kalıntısı ve kıtlık döneminde terkedilen köyler bulunmakta. Yolun üzerindeki Cliffs of Moher Falezleri gezisi. Atlantik Okyanusu kıyısında ve Burren bölgesiyle sınır teşkil eden, 230 m yükseklik ile 8 kilometre uzunluktaki Moher Falezleri, İrlanda'nın en güzel manzaralarından birine sahipler. Hava açık olunca Galway Körfezindeki Aran Adaları ve Connemara tepeleri ile vadileri görülebilmekte. Falezlerin güneyinde ise üzerinde daha önce bir kale bulunan Hog's Head tepesini görebilirsiniz. Falezler, O'Brien Kulesinin kuzeyinde en yüksek noktasına ulaşır. Efsaneye göre kule, Vikingleri savaşta yenen Brian Boru'nun soyundan gelen Cornelius O'Brien tarafından kız arkadaşları ile çay içebilmek için inşa edilmiş.  Limerick ve Adare üzerinden Kerry eyaletine doğru yola devam. Akşam üstü Tralee’ye varış ve otele yerleşme.

Bugün, Ivreagh Yarımadasında yapacağınız eşsiz gezi, dağlar, turba bataklıkları, göller ve sahil boyunca Atlantik Okyanusunun büyüleyici manzaraları eşliğinde size 180 kilometrelik panoramik Ring of Kerry'i keşfetme fırsatı verecek. Killarney'den ayrılıp İrlanda'nın en eski sokak festivali Puck Fair ile bilinen Killorglin'e, ardından da Dingle Yarımadası ve Dingle Körfezinin panoramik manzaralarına hakim Glenbeigh'e doğru yola devam. Daha sonra, Ulusal kahraman Daniel O'Connell'in doğum yeri olan Cahirciveen'e gidip oradan da turba bataklıklarını deniz kıyısındaki Waterville kasabasına varış. Parlak renklerle boyanmış evleri ile bilinen Sneem kasabasının ardından yol, dağların arasından Molls Geçiti ve Killarney'in ünlü göllerinin eşsiz manzaralarını görebileceğiniz Ladies View'e doğru devam ediyor. Son olarak, Killarney Ulusal Parkının içinde yer alan İrlanda'nın en gösterişli evlerinden biri olan Muckross House’u ziyaret. 1843 yılında Herbert Ailesi tarafından Elizabeth tarzında inşa ettirilen konak, muhteşem katmerli zakkum bahçeleriyle çevrili. Akşam üstü Tralee’ye dönüş. Geceleme otelde.

Sabah, Dublin’e doğru yola çıkış. Yol üzerinde İrlanda'nın en çok fotoğraflanan ziyaret noktası Rock of Cashel’e hareket. Cashel kasabasına hakim bir konumda inşa edilen kale, bir zamanlar Munster krallarının merkeziydi. 450'de St.Patrick burayı ziyaret etmiş, 10.yy.'da Munster Kralı Brian Boru İrlanda 1. kralın tacını burada giymiş. 12.yy'da O'Brien'lar tarafından kiliseye bağışlanan Rock of Cashel, Başpiskoposu'nun makamı olmuş. Yüksek haçları, yuvarlak bir kuleyi, Roman Cormac şapelini, gotik bir katedrali ve başpiskoposun sarayını, güçlü duvarlarının arkasında barındıran görkemli kalenin gezisi. Kilkenny’e doğru yola devam. İrlanda'nın en ilgi çekici ve en iyi korunmuş ortaçağ kasaba Kilkenny’nin yürüyerek gezilmesi. Mermer şehir olarak anılan Kilkenny’i eşsiz cazibesini, barındırdığı çeşitli tarihi yapılara borçlu. Akşam üstü, İrlanda başkenti Dublin’e varış ve şehir merkezindeki meshur O'Connell caddesinde bulunan otelimize yerleşme. Geceleme otelde.

Sabah, şehir turu için hareket. Liffey Nehrinin kuzeyinden başlayan gezide ana cadde üzerinde bulunan Merkezi Postane binası gibi çok sayıda ilgi çekici yapının yanısıra O'Connell Caddesi, rıhtımlar ve Gümrük Evi ile Avrupa'nın halka açık en büyük parkı Phoenix' i görebilirsiniz. Nehrin güneyindeki kısım ise zarif 18. yy mimarisi Georgian tarzdaki meydanları ve binaları ile daha değişik bir görünüme sahip. Oscar Wilde'ın evinin bulunduğu Merrion Meydanı, kaliteli dükkanları ile Grafton Caddesi ve Kildare Caddesi'nde Dracula'nın yazarı Bram Stoker'ın evini görebilirsiniz. Şehrin bu bölümünde kütüphanesinde Kells Kitabı adlı İncil nüshasını barındıran Trinity Koleji ile ortaçağ mahallesindeki Dublin Kalesi ve iki Anglikan katedrali bulunmakta. Aziz Patrick'in vaaz verdiği İrlanda'nın Ulusal Katedrali St.Patrick gezisi. 1225'te Salisbury Katedrali gibi tasarlanarak yeniden inşa edilen bu katedral, 1320 yılından itibaren belirli aralıklarla 200 yıl boyunca İrlanda'nın ilk üniversitesine ev sahipliliğini yapmış. Gotik tarzdaki muhteşem mabedin içinde Boyle Ailesi’nin mezarı ve 1745'te ölümüne kadar dekan olarak burada eğitim veren Jonathan Swift’in mezarı gibi çok sayıda anıt mezarı bulunmakta. Daha sonra, Parnell Meydanı'nda 18. yy.dan kalma bir konakta yer alan Dublin Yazarlar Müzesi ziyareti. İrlanda edebiyatı dört Nobel ödüllü yazar ve uluslararası platformda tanınan çok sayıda diğer yazarları ile dünyanın en tanınmışları arasında yer almakta. Müzede Swift, Sheridan, Shaw, Wilde, Yeats, Joyce ve Beckett gibi Dublinli yazarların eserleri, mektupları, portreleri ve bazı kişisel eşyaları sergilenmekte. Son olarak, 1904'te açılan Avrupa'nın en büyük sert bira üretim tesisi Guinness bira fabrikası gezisi. Olağanüstü bir mimariye sahip olan binada, 2000 yılından beri Guinness biralarının üretimini ve tarihini anlatan bir sergi bulunmakta. Geceleme otelde.

Sabah, istediğiniz gibi dolaşabilmeniz ve son alış verişleri yapabilmeniz için serbest zaman. Havalimanına transfer ve Türk Hava Yolları tarifeli seferi ile İstanbul’a hareket. İstanbul’a varış. Bir sonraki trendtatil organizasyonunda görüşmek dileği ile.