Sabah kahvaltımızın ardından Karadenizin incisi olarak tabir edilen Trabzon’A doğru hareket ediyoruz.Trabzon’a hakim Soğuksu sırtlarında çam ormanları içinde yer alan 1924 yılında Trabzon’u ilk kez onurlandırdığında Trabzon Müzesi olarak düzenlenen konakta ağırlanmıştır.Müzede 19. Yy. sonu ile 20. Yy. ait mobilyalar,porselenler,halılar ile Atatürk’e ait tablolardan oluşan etnoğrafik nitelikli eserler sergilenmektedir.Trabzon’da ki ikinci durağımız olan Ayosafya Müzesine geçiyoruz.Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethini takiben yapı camiye çevrilmiş v vakfı eser olarak kullanılmıştır.Ayasofya yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir.Buradaki gezimizin ardından Trabzon’un ünlü telkâri sanatını görebileceğimiz yöreye özgü takı ve ev ürünlerinin çarpıcı dizaynı ve tasarımlarını görebileceğimiz atölyemize uğruyoruz.Burada geçireceğimiz zamanın ardından keyifle içtiğimiz çayın sofralarımıza nasıl geldiğinin hikayesini taze demlenmiş çayımızı yudumlarken hem dinleyip hemde görebileceğimiz çay fabrikasına geçiyoruz.Ardından meşhur Sürmene bıçağının nasıl yapıldığı görüp günümüzün son durağı olan Hint keneviri ipinden el tezgahında dokunan Rize kültürüne ve yöresine has orijinal ismi Feretiko olan Rize bezi atölyesine uğruyoruz burada vereceğimiz kısa molanın ardından akşam yemeği ve günü sonlandıracağımız Fırtına Deresi’nin kenarında bulunan otelimize geçiyoruz.Akşam yemeğimizin ardından ateş başında tulum eşliğinde horon oynayıp keyifli dakikalar geçirerek günü sonlandırıyoruz…

Kahvaltımızın ardından otelimizin önünde bizi bekleyen transfer araçlarımıza geçerek eşsiz yeşili ve muhteşem doğasıyla sizleri kendine hayran bırakacak Karadeniz Yaylalarına doğru yola çıkıyoruz.İlk durağımız olan Sevdaluk dizisini çekildiği Sevdaluk Köprüsünü göreceğimiz Çinçiva (Şenyuva) Köyü’ne geçiyoruz.Burada vereceğimiz fotoğraf molasının ardından Fırtına ve Hala Deresi’nin oluştrduğu vadiler arasında yer alan eşsiz manzaraya ve muhteşem doğaya sahip Pokut Yaylasına ulaşıyoruz.Manzarasına ve doğasına hayran kalacağınız yaylada unutamayacağınız fotoğraflar çekip anı ölümsüzleştireceğinize inanıyoruz.Pokut Yaylasına komşu olan Sal Yaylasına doğru kısa bir yürüyüşe geçiyoruz.Hemşin Mimarisi ile yapılmış evlerle sarılı kendinizi adeta bir Avrupa köyünde hissedeceksiniz burada da harika fotoğraflar çekip manzaranın tadını çıkardıktan sonra Rize’nin debisi en yüksek şelalelerinden gür bir orman içerisinde ki manzarasına doyamayacağınız 15 metre yükseklikten köpük köpük çağıldayan Palovit Şelalesine geçiyoruz.Burada ki molamızın ardından İpek Yolu üzerinde bulunan yemyeşil ağaçların arasından sıyrılarak kendini belli eden,yanına yaklaştığınızda muazzam Fırtına Deresi manzarasına ev sahipliği yapan kayanın üzerine yapılmış Zilkale’ye ulaşıyoruz.Burada vereceğimiz molanın ardından giderken çok etkileneceğiniz her tarafı bir tablo gibi olan gün batımına doyamayacağınız kendinizi bulutların üzerinde hissedeceğiniz adeta bir sis denizi olan Karadeniz’in gözde yaylalarından Huser Yaylasına geçiyoruz.Bulutların üzerinde fotoğraflarımızı çekip anı ölümsüzleştirdikten sonra Ayder Yaylasına doğru yola çıkıyoruz burada vereceğimiz serbest zamanın ardından dinlenmek üzere otelimize doğru yola çıkıyoruz.

Geç alacağımız kahvaltının ardından dileyen misafirlerimiz Fırtına Deresi üzerinde zıplıne ve rafting heyecanını yaşayabilirler.Sonrasında dönüş yolculuğumuza geçiyoruz.Gerekli molaların ardından Ankara’ya ulaşıyoruz.Bir başka Boray Tour organizasyonunda siz değerli misafirlerimizle tekrar görüşmek üzere vedalaşıyoruz…